Özgürlük Filosu yeniden yola çıkıyor!
Gazze’deki ablukayı kaldırmak için gemiler desteğinizle yeniden yola çıkıyor.
Gazze’deki ablukayı kırmak için gemiler desteğinizle yeniden yola çıkıyor.
Özgürlük Filosu yeniden Gazze’deki soykırımı güçlü bir biçimde uluslararası karar alıcıların, devletlerin gündemine getirmeyi; bu şekilde İsrail’in saldırılarını sona erdirmeyi ve bölgedeki ambargonun kaldırılması için güçlü bir inisiyatif oluşturmayı hedefliyor.
Farklı dil, din ve ırktan yüzlerce insani yardım gönüllüsü Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için Akdeniz’e yelken açacak yeni bir filoda bir araya gelecek.
Siz de bağışınızla ya da gemilerde yer alarak Özgürlük Filosu’nu destekleyebilir, Gazze halkının umudu olabilirsiniz.
Özgürlük Filosu, Dünya’nın birçok ülkesinden bir araya gelen sivil toplum, kurum ve kuruluşun, yurt içi ve yurt dışından bir araya gelerek, Gazze’ye yönelik ambargoyu deniz yoluyla kaldırmayı hedefleyen bir koalisyondur. Bu koalisyon yeryüzünün neresinde kime karşı olursa olsun her türlü haksızlığın ve zulmün karşısındadır. İnsanları maddi ve manevi yardıma muhtaç hâle getiren bütün politikalarla mücadele eder. Dünyanın ortak vicdanını temsilen her birey ve kurumla ekonomik, hukuki, kültürel, sosyal her alanda dayanışma içerisindedir. Filistin topraklarında devam eden işgaller, adaletsizlikler veya doğal afetler nedeniyle mağdur olan insanlara maddi manevi her konuda destek olur. Tüm yeryüzünde kardeşlik, şefkat, yardımlaşma ve dayanışma duygularını yayarak adaletin dünyada hâkim olmasını hedefler.
Son 75 yıldır Filistin topraklarında kan, barut ve gözyaşı politikası uygulayan Siyonist terör güçleri, 7 Ekim tarihinden sonra bölgedeki işgal ve soykırımı arttırmış ve Gazze’de 40.000’e yakın insan hayatını kaybetmiştir.
Filistin’de devam eden soykırıma karşı dünya vicdanı ayağa kalkmış ve Gazze’de bulunan deniz ablukasını kırmak ve insani yardımlarını hızlıca ulaştırmak için bir filo çıkarma kararı almıştır.
Özgürlük Filosunun amacı Gazze’ye 17 yıldır çok ağır şartlarda uygulanmaya devam eden ambargonun deniz yoluyla kırılmasıdır. Özellikle 7 Ekimden bu yana binlerce Gazzeli çocuk İsrail tarafından katledildi. Gazze’de 3 haftada ölen çocuk sayısı Dünya’da son 4 yıldır çatışmalarda ölen kişi sayısını aştı. Gazze Şeridine toplam 18 bin ton bomba atıldı. Bunun II. Dünya Savaşında ABD’nin Hiroşimaya attığı atom bombasından 1,5 kat daha yıkıcı olduğu tespit edildi. İsrail 125 sağlık tesisini bombaladı. Yüzlerce camii bombalandı… Netice itibariyle belki de Dünya tarihinde görülmemiş bir istilacı ve işgalci bir kuvvetin mazlum insanlara tüm gücüyle saldırdığına her geçen gün daha fazla şahit oluyoruz.
Özgürlük Filosunun amacı Gazze’ye uygulanan ambargoyu delerek Filistinin özgürlüğünü isteyen Dünya halklarına örneklik oluşturmasıdır. 5500 ton’luk insani yardımı yardımı Filistinli mazlum insanlara ulaştırarak Gazze’nin Dünya’ya açılan tek kapısı olan Mısır/Ariş hattında bekleyen binlerce insani yardım konteynırının, Gazze topraklarına geçişini hızlandırmak için bölgedeki tüm unsurlara baskı yapmayı kendine bir görev addetmiştir.
Filoyu organize eden sivil toplum kuruluşları arasında Türkiye’den İHH İnsani Yardım Vakfı ve Mavi Marmara Derneği bulunmaktadır. Uluslararası düzeyde destek veren kuruluşlar arasında ise Canadian Boat to Gaza (Kanada), US Boat to Gaza (ABD), Kia Ora Gaza (Yeni Zelanda), Free Gaza Australia (Avustralya), Ship to Gaza (Norveç), MyCARE (Malezya), Ship to Gaza (İsveç), Palestine Solidarity Alliance (Güney Afrika), Rumbo a Gaza (İspanya) ve International Committee for Breaking the Siege of Gaza yer almaktadır.
Filoya birçok ülkeden katılım beklenmektedir.
Filoya 30’dan fazla ülkeden yolcu katılması beklenirken, ana organizatör ülkeler şu şekildedir:
Norveç, ABD, Kanada, Almanya, Güney Afrika, Yeni Zelanda, İsveç, Endonezya, İspanya, Türkiye.
Dünya üzerinde insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiği bölgelerin başında Ortadoğu coğrafyası geliyor. Milyonlarca insanın en doğal hakkı olan yaşama hakkına kastedilmesi yanı sıra yüz binlerce insan da haksız ve hukuksuz bir şekilde hapishanelerde özgürce yaşam hakkından mahrum ediliyor. Kaosa sürüklenen Suriye ve Irak’ta olduğu gibi Filistin’de yarım asırdır devam eden hak ihlallerine de bütün dünya gözünü yummuş durumda.
Tam bir açık hava hapishanesine dönüşmüş olan Gazze’deki abluka ve ambargoyu kırmak amacıyla uluslararası camiadan birçok vicdan sahibiyle Gazze Kara Konvoyu (Filistin’e Yola Çık) ve Mavi Marmara gemisinin de içinde bulunduğu Gazze Özgürlük Filosu gibi organizasyonlar düzenleyerek bu coğrafyada yaşanan hukuksuzluğu dünya kamuoyuna duyurmaya çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz.2008 Aralık-2009 Ocak dönemindeki Gazze saldırılarının akabinde, İsrailli yetkililer Gazze’ye insani yardım malzemesinin geçişine izin verdiklerini beyan etmişlerdi. Buna istinaden İHH İnsani Yardım Vakfı, 2009 yılının Ocak ayında Gazze’ye kara ve deniz yoluyla yardım götürmek için İsrailli makamlara başvuruda bulundu. Ancak sene içerisinde birkaç kez yinelenen bu başvuruya İsrail makamları tarafından yanıt verilmedi. Gazze’de yaşanan insani durumun kötüleşmesi üzerine uzun yıllardır Filistin’e yönelik çalışmalar yürüten vakfımız, 2010 yılının ocak ayında ambargonun delinmesi ve Gazze halkına yardım ulaştırılması için “Filistin’e yol açık” adlı bir organizasyon gerçekleştirdi. Yüzlerce aracın katılımıyla kara yoluyla gerçekleştirilen organizasyonun ardından hedef, Gazze’ye yönelik ablukanın bu kez deniz yoluyla 9 gemilik insani yardım filosu ile delinmesiydi.
Türkiye ayağı İHH’nın koordinasyonunda gerçekleştirilen “Rotamız Filistin, Yükümüz İnsani Yardım” sloganıyla yola çıkan Gazze Özgürlük Filosu’nun partnerleri dünyanın farklı bölgelerinde Gazze için çalışmalar yapan The Greek Ship to Gaza Campaign, The Swedish Ship to Gaza, The Free Gaza Movement, The International Committee to End the Siege on Gaza, The European Campaign to End the Siege on Gaza (ECESG) gibi kurumlardı.
İnsani yardım filosu ile yıllardır ambargo altında bulunan, en temel insani ihtiyaçların bile karşılanamadığı ve Aralık 2008-Ocak 2009 arasında yaşanan 22 günlük İsrail saldırılarıyla tamamen yerle bir edilen 1,5 milyonluk Gazze için yeni bir yardım koridoru oluşturmak hedefleniyordu. Bu şekilde uzun süredir mahrumiyet içerisinde yaşayan Gazze halkının biraz olsun rahatlatılması amaçlanıyordu.
Önemli bir kısmı inşaat malzemelerinden oluşan 10 bin tonluk insani yardım malzemesi taşıyan insani yardım filosu, uzun süredir dünya kamuoyunun gündemine gelmeyen Gazze’yi yeniden güçlü bir biçimde uluslararası karar alıcıların, devletlerin gündemine getirmeyi ve bu şekilde bölgedeki ambargonun kaldırılması için güçlü bir inisiyatif oluşturulmayı hedefliyordu. Gazze’ye ulaşacak olan bu filonun taşıdığı yardım malzemeleri ile Gazze halkının temel ihtiyaçları karşılanacak, hastalar tedavi edilecek, İsrail saldırıları ile yerle bir olan okul, hastane ve sağlık merkezleri yeniden inşa edilecekti. Evsizler için barınaklar, Gazze halkı için rehabilitasyon merkezleri ve çocuklar için oyun parkları kurulacaktı. Bunun için Latin Amerika’dan Afrika’ya, Balkanlar’dan Orta Asya’ya, Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya kadar 36 ülkeden farklı dil, din ve ırktan yüzlerce insani yardım gönüllüsü Gazze’ye insani yardım ulaştırmak için bu filoda bir araya geldi.
İsrail, Şubat 2006’da yapılan Filistin seçimlerinin ardından, Gazze’ye siyasi ve ekonomik yaptırım uygulamaya başladı. 2007’den itibaren bu yaptırımları daha da arttırdı. Gazze’yi havadan, karadan ve denizden ablukaya aldı. İnsan ve ticari mal giriş çıkışı sınırlandırdı. İsrail’in Aralık 2008 – Ocak 2009’da 22 gün boyunca sürdürdüğü Dökme Kurşun Operasyonu’yla da tüm yaşam kaynakları kurutulan Gazze’de tarım arazileri, okullar, iş yerleri ve evler yerle bir edildi. Halen Gazze’de 1,5 milyon Filistinli, bir açık hava hapishanesinde yaşam mücadelesi veriyor. Gazze halkının %72’si açlık sınırında yaşıyor, bunlardan %65’i çocuk. Çocukların %10’u fiziksel olarak gelişemiyor. Birleşmiş Milletler (BM) bu durumu “katlanılamaz” olarak tarif ediyor.
2010 Mayıs ayında 6 uluslararası sivil toplum örgütü (İHH İnsani Yardım Vakfı, Free Gaza Movement, European Campaign to End the Siege on Gaza, Ship to Gaza Greece, Ship to Gaza Sweden ve The International Committee to Lift the Siege on Gaza) toplanan bağışlarla temin edilen 6 bin tonluk insani yardımı Gazze’ye ulaştırmak için bir yardım filosu oluşturdu. Filo insani yardımla birlikte 750 aktivisti de taşıyordu. Almanya, Kuveyt, İsrail, İrlanda, İsveç, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Fas, Yemen, Mısır ve Cezayir gibi 36 ülkeden gelen aktivistler arasında 15’den fazla milletvekili, 60’ın üzerinde uluslararası basın mensubu, sanatçılar ve Nobel Barış Ödüllü aktivistler de yer alıyordu.
31 Mayıs 2010 sabahı İsrail askerleri tarafından uluslararası sularda gerçekleştirilen saldırıyla filo engellendi. Gemilerdeki herkes zorla İsrail’e götürüldü ve gemilerin yüklerine ve insanların özel eşyalarına el konuldu. 6 gemiden oluşan insani yardım filosunda 36 ülkeden 700’den fazla kişi bulunuyordu. Filoyu oluşturan gemiler, 30 Mayıs günü Güney Kıbrıs açıklarında bir araya geldi. Aynı gün saat 16.30 sularında güneye doğru hareket eden gemilerin rotası, açık denizden kıyıya paralel olarak 70-80 mil mesafede idi. Gemiler ertesi sabah saat 10.00 sularında Gazze kıyılarının 75 mil açığına ulaştıktan sonra rotalarını Gazze yönüne çevirerek gündüz saatlerinde Gazze Limanı’na varmayı hedefliyordu.
30 Mayıs Pazar akşamı saat 22.30 civarında İsrail tarafından Mavi Marmara gemisinin kaptanına taciz ve tehdit mesajları gelmeye başladı ve radarda İsrail savaş gemileri ilk kez görüldü. İsrail tarafından gönderilen mesajlara Mavi Marmara gemisi kaptanı her defasında “yaklaşık 600 katılımcı ile açık denizden hareketle güneye doğru gidilmekte olunduğunu ve filoda bulunan insani yardım malzemelerinin Gazze’ye götürüleceğini” tekrar tekrar iletti. Ancak uluslararası sularda seyir hâlinde olan gemiye yönelik İsrail’in tehdit ve taciz mesajları devam etti.
Bu esnada gemiden medyaya ve dünya kamuoyuna yayın yapan Türksat uydu frekansının ve uydu telefonlarının iletişimi İsrail tarafından kesilmeye başlandı ve İsrail savaş gemileri filoyu yakından takibe aldı. Savaş gemilerinin yaklaşması üzerine gemideki yetkililer olası bir İsrail müdahalesine karşı katılımcılardan can yeleklerini giymelerini istediler. Uydu bağlantısı ile gemiden yapılan tüm yayınlarda yardım filosunun organizatörleri, katılımcılar ve medya mensupları, barış amaçlı olan ve insani yardım malzemesi dışında hiçbir yük taşımayan gemilerin tek hedefinin Gazze halkının ihtiyaç duyduğu insani malzemeyi bölgeye ulaştırmak olduğunu defalarca tekrar etti.
Gece saat 03.00 sularına kadar savaş gemilerinin takibi bu şekilde devam etti. Bu saatten sonra ise 30 civarında zodyak ve 4 savaş gemisinin filonun etrafını saracak şekilde her yönden yaklaştığı açık olarak görüldü. Bu sırada etrafta denizaltılar ve yardım filosunun üzerinde helikopterler de belirdi.
Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıkan ve sadece yardım gönüllüleri ile insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara, Sfendoni, Challenger I, Eleftheri Mesogios, Gazze I ve Defne Y gemilerinden oluşan Gazze Özgürlük Filosu, 31.05.2010 günü İsrail askerlerinin hukuk dışı saldırı ve müdahalesiyle karşı karşıya kaldı. Bu saldırı esnasında ve devam eden süreçte 10 insani yardım gönüllüsü hayatını kaybetti, 56’sı ağır yaralandı. Filo katılımcıları hiç bir yasal dayanak olmaksızın hapsedildi, yaralılara kelepçe takıldı, bazı yaralılar günlerce hücrelerde alıkonuldu ve kendilerine işkence ve kötü muamelede bulunuldu. Filo katılımcılarının tamamı kötü muameleye maruz bırakıldı, hapsedildi, şahsi eşyalarına el konuldu ve gemilere çeşitli maddi zararlar verilerek birçok haksız uygulama yapıldı.
Gazze Özgürlük Filosu, başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada yeni Gazze’lerin olmaması, bölge ve dünya barışının sağlanabilmesi için önemli bir fırsat olarak görülüyordu. Uluslararası barış gemilerinin Ortadoğu’nun içinde bulunduğu savaş ve kaos ortamından sıyrılması, bölgede yeni bir yumuşama oluşturması ve sorunların çözümüne yönelik yeni bir soluk getirmesi umuluyordu. 36 ülkeden 700’ün üzerinde aktivistin katıldığı organizasyon, Gazze halkına umut vermeyi ve akabinde ambargonun sonlandırılmasını, özelde bölge barışına, genelde dünya barışına katkıda bulunmayı hedefliyordu. Ancak insani yardım filosu Akdeniz’de uluslararası sularda seyir hâlindeyken İsrail hükümeti tarafından gerçekleştirilen bir saldırının kurbanı oldu.
BM’den İsrail’i kınayan sert açıklama
BM Güvenlik Konseyi, İsrail’i operasyon sırasında meydana gelen sivil ölümlerden dolayı kınadı ve tarafsız bir soruşturma yapılmasını istedi. Konsey başkanı tarafından yapılan açıklamada, “10 sivilin hayatını kaybetmesine ve çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan eylemlerin kınandığı” bildirildi ve “Konsey, uluslararası standartlara uygun hızlı, tarafsız, güvenilir ve şeffaf bir soruşturma açılması çağrısı yapmaktadır” denildi.
İslam Konferansı Teşkilatı: İsrail, “devlet terörü” uygulamıştı
İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) ülkelerinin Dış İşleri Bakanları, İsrail’in insani yardım filosuna saldırısının hemen akabinde Cidde’de toplandı. Cidde’de gerçekleşen toplantı sonucunda İsrail’in vahşi saldırganlığı kınandı, saldırı “korsanlık” ve “devlet terörü” olarak tanımlandı. İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ettiği bildirildi. İKT üyesi olan ülkelere uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli tüm adımları atmaları çağrısında bulunuldu. Gazze’deki ambargonun ivedilikle kaldırılması gerektiği vurgulandı.
Arap Birliği İsrail’i kınadı
Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa: “İnsani yardım amaçlı yola çıkanlara yapılan bu saldırıyı kınıyoruz. Onlar insanlara yardım etmek istiyorlardı. Bir askeri hareket değillerdi. Herkes bu saldırıyı kınamalıdır” dedi.
Avrupa Parlamentosu, filo saldırısını şiddetle kınadı
Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek, İsrail’i “eylemlerini acilen açıklamaya” davet etti. Buzek: “Avrupa Parlamentosu olarak Gazze’de uygulanan ambargoyu şiddetle kınıyoruz.” dedi.
Madde 261. Misyon, 31 Mayıs 2010 tarihinde Gazze’de bir insani krizin mevcut olduğuna dair kesin bir sonuca varmıştır. Kaynaklardan elde edilen kanıtların üstünlüğü, aksi bir görüşe varmaya izin vermeyecek derecede güçlüdür. Bu durumun inkârını, herhangi bir rasyonel temelde desteklemek mümkün değildir. Buradan çıkan sonuçlardan biri de, tek başına bu sebeple bile ablukanın yasa dışı ve hukuken kabul edilemez olduğudur. Ablukanın yasallığını ortaya koymak için aranan gerekçeler ne olursa olsun durum böyledir.
Madde 262. Bu sonuçtan birtakım neticelere varılmıştır. Temel olarak, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin Mavi Marmara’ya açık denizde, ilgili şartlar altında ve gösterilen sebeplerle müdahalesi açıkça kanunsuzdur. Özelde bu eylem, en azından Birleşmiş Milletler Sözleşmesi Madde 51’deki şartlar çerçevesinde hiçbir şekilde savunulamaz.
Madde 264. İsrail askerlerinin ve diğer personelinin filo yolcularına karşı davranışı, sadece orantısız olmakla kalmayıp gereğinden oldukça fazla ve olağanüstü şiddet boyutunda,olup, kabul edilemez bir vahşet düzeyinde ortaya konmuştur. Bu davranış, güvenlik gerekçesiyle veya başka bir gerekçeyle meşru görülemez veya görmezden gelinemez. Bu, insan hakları hukuku ile uluslararası insani hukukun ağır bir şekilde ihlalidir.
Madde 265. Kendisi için belirlenen çalışma süresi içerisinde tüm ihlallerin tatmin edici şekilde kapsamlı bir listesini derleyememekle beraber, pek çok ihlal ve saldırının işlendiği görüşündedir. Dördüncü Cenevre Konvansiyonu’nun 147. maddesindeki şartlara göre, aşağıdaki suçların kovuşturulmasını destekleyecek açık kanıtlar bulunmaktadır:
• Kasıtlı adam öldürme
• İşkence veya insanlık dışı davranış
• İnsan bedenine ya da sağlığına yönelik kasıtlı eziyet ya da yaralama
Misyon, İsrail’in, uymakla yükümlü olduğu uluslararası insan hakları hukukunu, aşağıdaki maddeler de dâhil olmak üzere birçok kez ihlal ettiği kanaatindedir:
• Yaşam hakkı (madde 6, ICCPR / Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi)
• İşkence ve kötü, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ya da ceza (madde 7, ICCPR; CAT/İşkence ve Diğer Zalimane, Gayriinsani ve Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme)
• Kişinin özgürlük ve güvenlik hakkı ile keyfî tutuklama veya gözaltı dokunulmazlığı (madde 9, ICCPR)
• Gözaltına alınanların insanca ve insan onuruna saygılı bir şekilde muamele görme hakkı (madde 10, ICCPR)
• İfade özgürlüğü (madde 19, ICCPR)
Tüm mağdurlara en uygun tedavi hakkı sağlanmalıdır. Misyon’un, hiçbir şekilde, bu listenin kapsamlı bir liste olduğunu ifade ettiği anlaşılmamalıdır.Madde 266. Misyon, İsrail mercilerinin kanunsuz olarak el konulan malları alıkoymasının devam eden bir suç olduğunu ve İsrail’in söz konusu malları derhâl iade etmeye çağrıldığını belirtmektedir.
Gazze’deki ablukayı kaldırmak için gemiler desteğinizle yeniden yola çıkıyor.